Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
Canlıların yaşadığı, birbirleriyle ve yaşam alanlarında bulunan cansız varlıklarla etkileşim halinde oldukları tüm alanlar çevre olarak adlandırılır. Çevre, milyarlarca yıl içinde canlı cansız varlıkların birbirleriyle etkileşimleriyle şekillenmiştir. Bu nedenle canlılar yaşadıkları çevrenin sağlıklı şekilde devamına bağımlıdır. DEKAMER, deniz kaplumbağalarının ve deniz yaşamının korunması ve araştırılması için çaba gösteren bir organizasyon olarak çevreyi, tüm bileşenleriyle bir bütün olarak görüyor. Dünya Çevre Gününü de aslında bu ilişkiler bütününü ve dünya üzerinde var olabilmemizi sağlayan çevreyi hatırlamamızı sağlayan bir gün olarak görüyoruz. Evet, böyle günler için hatırlamak kelimesi en uygun ifade olur çünkü günlük yaşamlarımızda karşılaştığımız bireysel ve toplumsal sorunlar sebebiyle yapay üretim ve tüketim ortamı içerisinde yaşamımızın kaynağı olan doğayı unutuyor veya göz ardı ediyoruz.
Biz, bu ilişkiler yumağını ve doğanın nasıl işlediğine birkaç örneği en iyi bildiğimiz deniz kaplumbağaları üzerinden vermek istiyoruz. Bu aynı zamanda bize çok sık yöneltilen “neden deniz kaplumbağalarını koruyoruz?” sorusuna da yanıt içeriyor.
Deniz kaplumbağaları sağlıklı denizlerin göstergesi türlerdir. Dünya üzerinde yaşayan yedi farklı deniz kaplumbağası türü yaşam alanlarında farklı veya ortak görevleri yerine getirir. Ortak özelliklerinden başlayacak olursak, normalde dünya üzerinde besin akışı nehirler vasıtasıyla karadan denize doğru olmaktadır. Pek az canlı bunun tam tersi, denizden karaya besin taşır. Bunlardan biri deniz kaplumbağalarıdır. Yaşam için çok büyük öneme sahip ama yapısı nedeniyle kurak sayabileceğimiz kumsallara her yıl çok sayıda yumurta taşırlar. Bu da kumulların var olabilmesini sağlayan birçok kumul bitkisi için organik madde, bir nevi gübre olur. Yumurtalarının bir kısmını kumsallarda yaşayan canlılar tüketir, yavruların bir kısmını da kıyıda yaşayan diğer canlılar avlar. Bunlar doğal süreçlerin bir parçasıdır ve biyolojik çeşitliliği desteklemek açısından büyük öneme sahiptir
Eğer daha spesifik konuşacak olursak, örneğin bir yeşil deniz kaplumbağası söz konusuysa aslında denizlerin bahçıvanlarından bahsediyoruz demektir. Denizlerde birçok canlıya ev sahipliği yapan, yaptıkları fotosentez ile dünyada soluduğumuz oksijenin önemli bir kısmını üreten deniz çayırlarının sağlığı için otla beslenen yeşil deniz kaplumbağaları çok önemlidir. Çünkü sürekli olarak bu çayırları biçen yeşil deniz kaplumbağası bu çayırların üretken olmasını, dolayısıyla fonksiyonlarını devam ettirebilmelerini sağlar. Aynı zamanda sürekli olarak biçilen çayırlar fotosentez yoluyla sürekli olarak
karbondioksit yakalar ve küresel ısınmanın frenlenmesine katkıda bulunur. Deniz çayırları olmazsa birçok canlı sağlıklı yaşam alanı bulamaz.
Tamamen insan merkezli düşürsek bile, balıkçılığın devamı için deniz çayırlarına ihtiyaç var ve deniz kaplumbağaları da deniz çayırları için gerekli.
Eğer atmaca gagalı deniz kaplumbağasından bahsedecek olursak, tamamen mercanlar ve süngerler üzerinden beslenen bu canlılar, denizel biyolojik çeşitliliğin garantisi mercan ve süngerlerin farklı alanlara dağılmasını ve mercan alanlarının genişlemesini sağlarlar.
Şampiyon olarak da anılan deri sırtlı deniz kaplumbağısına bakacak olursak bambaşka bir işlev görürüz. Evet şampiyon olarak anılırlar çünkü iki metrenin üzerinde boyları ve yarım tonluk cüsseleriyle dünyadaki en büyük sürüngenlerden biri olan deri sırtlı deniz kaplumbağaları on binlerce kilometrelik uzun göçleri yapabilirken denizin bin metre derinliğine dalabilirler. Tüm bunlarıysa deniz anası yiyerek gerçekleştirirler. Evet, sadece denizanası yiyerek bunları başarırlar ve denizlerde deniz anası popülasyonlarının kontrolünde çok önemli rol oynarlar. Aslında denizanasını sevmeyen deniz kaplumbağası türü yoktur. Ama temel besini denizanası olan tek tür deri sırtlı deniz kaplumbağasıdır.
Örnekler daha da artırılabilir ancak verdiğimiz bu küçük örnekler bile aslında hem deniz kaplumbağalarının ne kadar önemli olduğunu, hem de doğadaki ilişkilerin ne kadar içe içe geçtiğini ve kompleks olduğunu göstermeye yeterli sanıyoruz. İşte Dünya Çevre Günü, yukarıda da söylediğimiz gibi günlük kaygılarımız arasında, doğadaki tüm canlı ve cansız varlıkların ne kadar içe içe geçmiş bir bütün olduğunu hatırlamamızı sağlıyor.
Tüm insanlar yaşamında mutluluğu arar. Sanıyoruz hepimiz mutluluğu tanımlarken o güzel çayırları, coşkun akan nehirleri, kaplumbağaların özgürce yüzdüğü denizler, muazzam ağaçlarıyla ve içindeki hayvanlarla ormanları hayal ediyor. Çünkü nihayetinde insan da doğanın bir parçasıdır.
Dünya Çevre Günü bunu hatırlamamız için güzel bir fırsat, kutlu olsun.